Özel Sektördeki Sessiz Kölelik: Devlet Nerede?
- Göz Hapsinde
- 25 Eki 2024
- 2 dakikada okunur

Türkiye’de özel sektör çalışanları uzun yıllardır fazla mesai, mobbing, haksız işten çıkarma ve yasadışı çalışma saatleri gibi pek çok kanunsuz uygulamayla mücadele ediyor. Bu hukuksuzluklar, işçilerin fiziksel ve zihinsel sağlığını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda çalışma hayatındaki adalet ve eşitlik ilkelerini de derinden zedeliyor. Özellikle sağlık, inşaat ve hizmet sektörlerinde yaygın olan bu tür uygulamalar, işverenlerin yasaların boşluklarından faydalanarak çalışanların haklarını hiçe saymalarına neden oluyor. Peki, bu kadar açık ve yaygın olan bu ihlaller nasıl oluyor da hala devam edebiliyor? Devlet bu konuda neden adım atmıyor?
Fazla mesai ücreti ödenmemesi, tatil günlerinde çalıştırma, tazminatsız işten çıkarma ve psikolojik baskılar, özel sektörün neredeyse bir parçası haline gelmiş durumda. Sağlık sektöründe çalışan doktorlar ve hemşireler, uzun mesailer yapmak zorunda bırakılıyor ve bu fazla mesailer için ödeme yapılmıyor. Yoğun stres altında çalışan bu personel, işten çıkarılma korkusu nedeniyle haklarını aramakta tereddüt ediyor. İnşaat sektörü de benzer şekilde işçilerin zor koşullarda uzun saatler çalıştığı ve tazminatsız işten çıkarılma gibi haksızlıklarla karşılaştığı bir başka alan. Bu sektörde iş güvenliği sorunları, yasadışı çalışma saatleri ve ödenmeyen fazla mesailerle birleştiğinde ciddi bir insan hakları ihlaline dönüşüyor. Hizmet sektöründe ise mobbing, çalışanların karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri. Tatil günlerinde çalıştırılmak, yöneticilerden gelen sürekli psikolojik baskı ve iş güvencesizliği, hizmet sektörü çalışanlarını zor durumda bırakıyor.
Devletin ve Çalışma Bakanlığı’nın bu durumları etkin bir şekilde denetlememesi, işverenlerin rahatça yasaları çiğnemelerine zemin hazırlıyor. Denetimler çoğu zaman yüzeysel yapılıyor ve işverenler bu denetimlerden önce hazırlık yaparak yasadışı uygulamalarını gizleyebiliyor. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi için devletin denetim mekanizmalarını daha sıkı ve etkili hale getirmesi gerekiyor. Rutin denetimlerle yetinilmemeli; çalışanların haklarını savunacak daha kapsamlı adımlar atılmalıdır. Ancak devletin bu konuda yeterli adımları atmadığı ortada.
Bir çözüm önerisi olarak, mağazalarda uygulanan gizli müşteri sistemine benzer bir şekilde, gizli çalışan sistemi hayata geçirilmelidir. Denetim görevlileri iş yerlerinde işçi olarak görev alarak, yerinde incelemeler yapabilir. Bu sayede işverenlerin denetimlere hazırlıklı olup yasadışı uygulamaları geçici olarak durdurmaları engellenebilir. Gizli çalışan denetimi, iş yerlerindeki gerçek durumu tüm çıplaklığıyla ortaya çıkaracak ve devletin, işçilerin yaşadığı sorunlara daha gerçekçi çözümler üretmesine olanak sağlayacaktır. Böyle bir sistem, sadece kağıt üstünde kalan denetimlerin ötesine geçerek, işverenler üzerinde caydırıcı bir etki yaratabilir.
Sonuç olarak, özel sektördeki hukuksuzluklar işçilerin haklarını gasp eden ve devletin denetim eksikliği nedeniyle yaygınlaşan bir sorundur. Çalışma Bakanlığı’nın bu konuda daha etkin bir denetim sistemi kurması ve işçilerin haklarını korumak için ciddi adımlar atması gerekmektedir. Gizli çalışan denetim sisteminin hayata geçirilmesi, işverenlerin işçi haklarını ihlal eden uygulamalarının tespit edilmesi ve önlenmesi açısından önemli bir çözüm olabilir. Devletin, çalışanların haklarını savunmak ve bu adaletsizliği durdurmak için harekete geçmesi artık kaçınılmazdır.
Comments